30 Ocak 2014 Perşembe

GÖMLEK ÜZERİNDE MONOGRAM KULLANIMI


 
Gizlilik ince zevkin ve zarafetin vazgeçilmezidir. Bu nedenle gömlek üzerinde kullanılacak monogramların kullanımlarında büyük ya da göze görünür şekilde yerleştirilmeleri “kaba” sayılırlar ve görgü yoksunluğuna işaret eder. Kişinin monogramını yaka veya kol ağzında taşıması iş bilmemenin açık bir ifadesidir.
Gömlekte monogramın ince zevki yansıtabilmesi için ismin baş harflerini oluşturacak karakterlerin mümkün olduğu kadar sade ve küçük ölçekli seçilmesi gerekir. Harf yüksekliği ½ cm. aşmamalıdır. Üst kalitede gömleklerde monogramlar elde işlenerek oluşturulur.
Yerleştirilmesi konusunda iki farklı eğilim vardır. İngilizler göğüs cebi üst bordürünün pata yakın köşesini ya da tam ortasını, cebin olmadığı gömleklerde de aynı ölçeklendirmenin beden üzerinde ki konumunu tercih ederler. Kıta Avrupası da ki yaklaşım ise monogramı doğrudan bakış açısının altına indirerek sol gövde üzerine pantolon belinin 10 – 12 cm. üstüne konumlar.
Her ikisi arasında bir şıklık farkı olmamakla beraber ikinci yaklaşım daha incelikli olarak kabul edilir. Monogramın renklendirmesi eğer kişinin tarzının özel bir simgesi haline dönüşmüş kendine has bir renk seçimi yoksa gömlek zemininden bir ton koyu olarak ya da tam tersi zıt bir ton kullanılarak yapılır.
Mor her zaman çok özel bir kişisel tarz anlatımı rengi olmuştur.

28 Ocak 2014 Salı

GÖMLEK YAKALARI VE ÖZELLİKLERİ


Sivri uçlu düz yakalar

Bu yaka modeli tüm gömlek yakaları içinde en nötr olanıdır. Her türde ki takım elbise ya da spor ceket ile birlikte giyilebilirler. İdeal uzunlukları yüzün yapısına bağlı olarak 7 ila 8,5 cm. arasında olmalıdır. Uçları arasında ki dar açıklık nedeni ile uzun ve köşeli yüz yapılarından ziyade oval ve yuvarlak yüz yapıları için uygundurlar.


Kent yaka – ayrık yakalar

1920’lerden beri “bespoke” terziliğinin mihenk taşı olmuştur. Windsor tarzında atılacak kravat düğümleri için en uygun yaka modellemesidir. İlk beğeniye sunan “Kent Dükü” olduğu için bu isimle anılırlar ve ayrık yakalı gömleklerin temelini oluştururlar. Günümüzde özellikle hazır giyim markaları tarafından en çok tercih edilip üretilen model olması her türde ki yüz yapısına olan uyumu yüzündendir. Uç uzunlukları, yükseklikleri ve ayrıklık bakımından birden çok çeşide sahiptirler. Bizim kullanımımızda “İtalyan yaka” olarak bilinen yaka modellemesine kadar uzanırlar. Yaka ne kadar ayrıklaşır ise sunumda ki şıklık ve zarafet o kadar artar.
 

Yuvarlak yakalar – kulüp yaka

Özgün halinde ayrı ve sert bir yakadır. İlk dönemin de dünyanın en özel erkek kulüplerinin biri tarafından benimsenip neredeyse de simgesi haline geldiği için “Club Collar” olarak adlandırılmıştır. Artık geniş kitlelerce kullanılmamaktadırlar ancak hala meraklıları tarafından sipariş gömleklerinde ve geleneksel markalar tarafından üretimi devam etmektedir. Şıklıkta farklılık arayanlar için 30’lu yıllarda olduğu üzere “yaka iğnesi” ile birlikte kullanımı seçkin bir zarafet sunar. Kıvrımlarından dolayı köşeli yüzler ile kullanımı son derece uygundur. 
 
Tab yaka
Popülerlik açısından erkek giyiminin günümüzde ki rahatlık anlayışında geri planda kalsa da özellikle de iş giyimi için son derece şık ve zarif bir yaka modelidir. Kravat düğümünün yaka açıklığına tam olarak oturmasını sağlayan bir tasarıma sahiptir. Aynı zamanda da yaka uçlarında olan ve kravat düğümünün altında kalan bantları sayesinde düğümü çeneye doğru yükselterek destekler. Uzun yüz yapısında ki erkekler yaka yüksekliğinden ve oval ile yuvarlak yüzlü erkekler de yakanın uzunlamasına simetrisinden faydalanacaklardır. 
 

İğneli Yakalar

Bu yaka modeli tüm yaka modelleri için de “doruk noktası” kabul edilirler. İğneli yakaların zarafeti kullanımda ki beceriye göre artar ya da azalır. İşlevsel olarak tab yaka ile aynı özelliklere sahiptirler. Yaka yükseklikleri uzun boyunları dengeler ve düz inen yaka uçlarının dikeyliği yuvarlak ya da oval yüzlere zıtlık sağlayarak dengeleyici bir rol oynar. 
 

Düğmeli yakalar
Düğmeli yaka gömlek seçimlerinde ilk dikkat edilmesi gereken yakaların uç uzunluğudur. Eğer yaka yeterince uzun değilse her türlü şıklıktan uzak kabul edilir. Düğmeli yakalar takım elbise kullanımlarında asla resmiyet derecesi yüksek salon ve iş takım elbiseleri ile eşleştirilmemelidir. Daha çok günlük Flannel ve Tüvit tarzı takım elbiseler ile birlikte kullanımları tercih edilmelidir. Aslında kravat ile bu yakanın kullanımına en uygun Blazer ceketler ve Loafer ayakkabılardır. Yaz dönemlerinde de pamuklu kumaşlar ile daha rahat bir kullanım sağlarlar. Genel olarak her türlü yüz yapısına uyumlu kullanımları vardır.
 
 
 

25 Ocak 2014 Cumartesi

GÖMLEK ESTETİĞİ


 
 

Gömlek estetiği


Birçok erkek gömleklerinin yakalarını olması gerekenden ya daha dar ya da daha geniş, kollarında kısa ve bel kısımlarında da daha dolgun giyer. Bunun nedeni çok basittir çünkü ortalama bedenlerde yapılan gömlekler genellikle bu hataların oluşmasına neden olurlar. 
Bir gömleğin yakası üzerinize rahatça oturmadığı sürece en pahalı gömlek bile etkiden yoksun kalacaktır. Gömlek yaka düğmesi ilikliyken yaka ölçünüz boyun ölçünüzden 1,5 cm. kadar geniş olmalıdır. Bunun bir nedeni yıkama sonucu oluşabilecek çekmelere pay tanımak ve diğer önemli nedeni de gömlek yakalarının uçlarının kullanım sırasında gövdeye temasının kaybolmamasıdır.
Gövde de ikinci bir ten görevi gören gömlek yalnızca yakaya değil vücudunuza da rahat oturmalıdır. En azından giyen kişi oturduğunda ön patında herhangi bir açıklığın meydana çıkmasını önleyecek rahatlıkta olmalıdır.
Gömlek uzunluğu kuyruk sokumunu örtecek kadar uzun olmalıdır. Ayrık yakaların yaka uçları kravat kullanımında, yani yaka ilikliyken ceketin altında kalacak uzunluğa sahip olmalıdır. Kravat bağlanıldığında gömlek yakası ile gömlek bedenini birleştiren ve “yaka ayağı” olarak tabir edilen bant kravat düğümünden hiçbir şekilde görünmemelidir.
Gömlek manşetleri düz ya da devrik olsun, gömlek kol boyu uzunluğu kollar ileri doğru uzatıldığında kol ağzının geri çekilmesini engelleyecek yeterli uzunluğa sahip olması gerekir. Kol ağzı bu ek uzunluğun, kolun normal duruşunda el üzerine yığılmasını engelleyebilmek için dar olmalıdır. Eğer el kol ağzından düğmeler ilikli iken eliniz geçebiliyorsa kol ağzı geniş demektir. Kol boyu uzunluğunun gömlek manşetinin alt bitimi el bileği ile başparmak uzantısının oluşturduğu boşluğu öretecek kadar olması ideal ölçüdür.  
Gömlekte resmiyet derecelendirmesi en belirgin özelliği olan yakasından başlar. Yaka ne kadar sert ise gömlek o kadar resmidir. Yaka uçları ne kadar açıksa sunum o denli şıktır. Zıtlık yaratan beyaz yakalar tereddütsüz olarak gömleğin resmiyet derecesini yükseltirler. Bu yakaların yine beyaz manşetlerle eşleşme zorunluluğu bilinenin aksine yoktur. Ancak manşetlerinin devrik olması daha uygundur.
Gömlekte görgü tab ve iğneli yakaların alanına girer. Devrik manşetli gömlekler, tek düğmeli normal manşetlerden ve onlarda iki düğmeli normal manşetlerden daha resmidirler.
Manşet türü ne olursa olsun, gömlek manşetleri ceket kol boyu uzunluğunun doğru olması kaydıyla ceket kol ağzından bir şerit halinde görülebilmelidir. Bu görünüm kolu daha uzun gösterme işlevinin dışında erkek giyiminde önemli estetik ve geleneksel anlamda da zarafet kuralıdır.

24 Ocak 2014 Cuma

GÖMLEK YAKA SEÇİMİNİ KİŞİSELLEŞTİRMEK


Sofistike giyimcilerin hepsi kendilerine uygun bir veya birkaç yaka modelini bilgi ve deneyimlerinden faydalanarak ve kuralları bilerek mutlaka oluşturmuşlardır.

Erkeğin varlığını güçlendirmede, yüze en yakın öğe olmasından dolayı açı, ölçek ve kütle bakımından uygun tasarlanmış gömlek yakasından daha etkin bir giyim öğesi daha olmadığını belirtmeliyim.

Gömlek yakalarında, yaka uçlarının uzunluğunu ya da ayrıklığını başın kontur ve ebadı belirlemelidir. Bu da özünde bir oran meselesidir. Yakalar aynı zamanda işlevsel olarak da hâkim yüz hatlarını yumuşatmalı ve zayıf olanlarını da destekleyerek güçlendirmelidir.

Genel olarak üç farklı yüz yapısından söz edebiliriz. Oval yüz yapısında olanlar hemen her türlü yaka modelini rahatlıkla kullanabilirler.

 
Uzun yüz yapısında olanlar, yarı ayrık yakalardan Fransız yakalara kadar modellemeleri tercih etmelidirler.

 
Yuvarlak yüz yapısında olanlar ise yarı ayrık yakalardan kapalı yakalara kadar olan modellemelere yönelmelidir.

 

22 Ocak 2014 Çarşamba

FARKLI TASARIMA SAHİP DESENLERİ BİRLEŞTİRMEK


 
Yine ölçek kavramına başvuracağız, ancak ilk birleştirmede “zıtlık” yaratmak üzere kullandığımız ölçeklendirmeyi bu kez “yakınlık” yaratmak amaçlı kullanacağız. Burada amaç farklı tasarımlı desenlerin birbirine rakip olmasını engellemek olmalıdır. Desenler birbiri ile zıt ölçeklerde seçilirler ise geniş ölçekli desenin estetik gücü ağır basacak ve daha küçük ölçekli olanını gölgede bırakacaktır. Örneklememizi çizgili bir gömlek ile figürlü bir kravat üzerinde oluşturabiliriz. Gömlek çizgilerinin sahip olduğu ara boşluklarla kravat figürlerinin boşlukları uygun ölçek de seçildiği takdirde her iki desen birbirini destekleyerek bütünün oluşmasını sağlayacaklardır.
Burada bir kural istisnasından söz etmemiz gerekecektir. Minyatür ölçekli bir deseni farklı tasarımda bir diğer desenle birleştirirken ikinci öğe geniş ölçekte seçilmelidir. Örneğin çok minik kareli bir gömleği çok dar boşluklu çizgili bir kravat ile birleştirmek çok iyi sonuç vermeyecektir. Ayni gömleği daha geniş boşluklu çizgili bir kravat ile birleştirmek izleyen gözün algısını daha kolay yapılandıracaktır.

Üç deseni birleştirmek

Evet, artık işimizi iyice zorlaştıracak ve riski daha fazla hissetmemize neden olacak noktaya gelmiş bulunuyoruz. Bu noktadan sonra olanaksız gibi görünen işlemleri yapabilmenin kurallarını göreceğiz. Üç farklı tasarımlı deseni birleştirirken izlenebilecek en emin yol desenlerin birbirinden ayrıldığı noktayı saptayabilmektir. Ölçeklendirme de tutarlı miktarda zıtlık yaratmamız gerekecektir. Yani desenlerin ebatları arasında zıtlık yaratacak bir ölçek farkı olacak ancak bu birbirlerini gölgelendirmelerine neden olmayacaktır. Geniş aralıklı balıksırtı bir ceketi, kareli bir gömlek ile eşleştirip, üzerinde de uygun ölçekli çizgili bir kravat kullanmak bizim için iyi bir deneyim sağlayacaktır.  

Biri farklı ve diğer ikisi aynı tasarımlı üç deseni karıştırmak

Sanırım dikkatinizi çekmiştir, artık desenleri birleştirmek yerine “karıştırmak” sözcüğünü kullanmaya başladım. Artık yolumuz daha da dikleşiyor. İki kareli ve bir çizgili ya da tam tersi üç deseni birbirine karıştırırken ölçek kavramımızı “zıtlık” ve “yakınlık” yaratacak şekilde değerlendirmemiz gerekmektedir. Temel kural, her iki desen tasarımı içinde aynıdır. Aynı tasarımın iki deseni arasında “zıtlık” ve farklı tasarımlı desen içinde denge sağlayacak bir “yakınlık” kullanılır. Örnekleyecek olursak, geniş kareli bir ceket için ince çizgili bir gömlek ve geniş çizgili bir kravat seçilir, böylelikle iki ayni tasarımlı desen arasında “zıtlık” yaratılır, geniş çizgili kravatın geniş kareli ceket ile kullanımı da denge sağlayıcı bir“yakınlık” oluşturur.  
Bu tür de yapacağınız birleştirmelerin püf noktasını kravat deseninin seçimi oluşturur. Açık alanlı ve geniş figürlü kravat desenleri her zaman desen birleştirmeleri ve karıştırmalarında oyunu kurmanızı kolaylaştıracaktır. Dikkat etmeniz gereken nokta kravat deseni “yakınlık” kuracağı ölçeği ayni tasarımlı desenin “baskın” olanından alması gerekliliği olacaktır.

Dört deseni karıştırmak

Ve son! Sahne sizin ve yeteneklerinizin, desen karıştırma işinin zirvesi olan bu noktada size sunabileceğim bir kural yok. Çünkü burası bir kural yazma alanı. Burası sizin taklit edilemez giyim becerinizi gözler önüne sergileyeceğiniz alan. Bu noktaya kadar taklit edebilir ya da edilebilirdiniz, ancak burası giyimin sanata dönüştüğü ve dolayısı ile de ilhamın taklide karşı zafer kazandığı noktadır.  
Burada size bir kuralın varlığından söz edememekle birlikte sadece bir tavsiyede bulunabilirim. Karıştıracağınız desenleri birbirini destekleyecek şekilde ölçeklendirin ve en önemlisi giyiminize hafif bir gevşeklik ve düzensizlik hissi hâkim olsun. Unutmayın kâğıt üzerinde kurallar ne kadar basit görünürse görünsün desenleri karıştırma işinde yeteneğinizin gelişmesi uzun ve zorlu çabalar gerektirecektir. 
 

16 Ocak 2014 Perşembe

AYNI TASARIMIN FARKLI DESENLERİNİ BİRLEŞTİRMEK

Desenleri birleştirme yeteneğimizin gelişebilmesi için en alt noktadan başlayalım ve her adımımızı biraz daha zorlaştırarak devam edelim. Alanı daraltmak bu noktada işimizi kolaylaştıracaktır. Alanımızı takım elbise, gömlek ve kravat ile sınırlayalım. Desenlerle oynamaya da en kolay birleşebilen çizgili desen seçimleri ile başlayalım. İki çizgili deseni birleştirirken desenler arasında ki ölçeklendirmede “zıtlık” yaratmamız gerekecektir. Çizgili bir gömlek ile çizgili bir takım elbiseyi birleştirirken gömlek kumaşının çizgi aralıkları daha dar ve takım elbisenizin çizgi aralıkları daha geniş tutulmalıdır.
 
Aynı tasarımın iki farklı desenini birleştirme işinde, iki kareli deseni bir arada kullanmak biraz daha fazla deneyim ve bilgi gerektirecektir. Yine desen ölçekleri arasında sağlanacak “zıtlık” riskleri kontrol etmemizi yardımcı olur. Başlangıç aşamasında kareli desen leri birleştirirken daha büyük ölçekli desenleri seçmek işinizi kolaylaştırır. Ekose bir ceketle kareli bir kravatı birleştirirken ceket deseninin ebadı geniş tutulmalı ve kravat deseninin ebadı da mümkün olduğunca küçülmelidir. Burada da gömleğin düz renkli seçilmesi izleyen gözü rahatlatma işlevini yerine getirecektir.
 
Üç çizgili veya üç kareli deseni birleştirmek çoğunlukla geleneksel zarafet alanının kapsamı içindedir. Burada yapılabilecekler sizi sanatçı ya da kendini bilmez yapar. Şıklık ve züppelik arasında çok ince bir çizginin oluştuğu bu noktada ne tarafta duracağınız tamamen sizin yeteneğinize bağlıdır. Ama tabi ki burada da size ipucu olabilecek bir takim kurallar vardır.
 
Ölçek yine başarının anahtarı olacaktır. Kural, desen tasarımı ne olursa olsun giyim öğelerinin desenleri arasında “artan bir zıtlık” yaratmaktır. Her desen bir diğerinden biraz daha geniş ölçekli olarak seçilmelidir. Size basit gibi görünebilir ama sıralamayı doğru sağlayamazsanız sonuç bir felaket olur. İşin püf noktası doğru sıralamanın sağlanılmasıdır. En küçük desen ölçeği gömleğe, bir büyüğü cekete ve en büyük ölçek de kravata ait olmalıdır. Bu uygulamanın nedeni izleyen gözde bir tür “düzenlenmişlik” hissi yaratılmasıdır. Düzenlenmişlik hissi hata yapma potansiyelini en aza indirecektir.
 

DESENLERİN OLUŞTURDUĞU AYRICALIK


Sofistike giyinen kişiler zaman zaman kendilerini farklı arayışlar içinde hissederler. Kimi günlerde en sade kıyafetler dışında başka bir şey giymeyeceklerine dair kendi kendilerine söz verirlerken, kimi günlerde de ne kadar süslenseler yetmiyormuş gibi gelir. Yaklaşım ne olursa olsun bir tarzdan bir diğerine geçebilme ve bunu doğal zarafeti bozmadan yapabilme yeteneği bir erkek için son derece önemlidir. Desen kullanımının erkek giyiminde sofistike anlayışa yükselişi 1920’li yılların başlarına dayanır.
 
1920’lerde erkek giyiminde hüküm süren “İngiliz çılgınlığı” aynı zamanda bir çeşit “desen kullanma” çılgınlığı olarak da adlandırılabilir. Desen kullanma çılgınlığı, Galler Prensinin giyiminde oluşturduğu tarzın Cambridge ve Oxford Üniversiteleri arasında yapılan kürek yarışları sırasında Ivy League Üniversitelerinin varlıklı öğrencileri tarafından fark edilmesi ve bu tarzdan yaptıkları yorumlarla evlerine dönmeleri üzerine neredeyse tüm dünyaya aynı anda sıçramıştır. Çok geçmeden de sofistike giyimciler iki veya daha fazla deseni giysilerinde birleştirmelerinin kendilerine kattığı “seçkinlik ve kentlilik havasını” fark etmişlerdir.
Desenleri bir arada kullanabilmek bir yetenek işidir. Ancak yine bir şekilde kural ve kavramlara dayalıdır. Bilinçli ve doğru olarak yapılan desen birleştirmeleri sizi bir “giyinme sanatçısı” yapabilecekken, gelişigüzel yapılan birleştirmeler ve karıştırmalar rüküş yapacaktır. Desen birleştirme işinin özünü “ölçek ve ebat” kavramları oluşturur.
 

15 Ocak 2014 Çarşamba

MÜKEMMEL DURUŞ

Bir terzi provasında ya da tasarımcı ve marka mağazaların prova odasında hazır bir takım elbiseyi denerken, bir takım elbisenin vücudunuzda mükemmel bir kusursuzlukta durması için nelere dikkat etmeniz gerektiğini bilmeniz gerekir.

Doğru şekilde yapılacak bir üste oturtma çalışması ucuz bir takım elbiseye görsel anlamda çok şey katabilir. Bunun tam tersini düşünürsek fiziksel yapınıza uygun oturtulmamış pahalı bir takım elbise de mahvolabilir.
 
Prova odasında ki değerlendirmelerinize her zaman en üstten başlayarak, sıralı bir şekilde devam etme alışkanlığı edinin. Çünkü bu oran açısından önemli olan beş unsurun eksiksiz olarak kontrolünü ve birbiri ile doğru bir şekilde ilintilendirmenizi sağlayacaktır.

 
Takım elbise yakası vücudunuzdan ayrı bir şekilde hareket etmemelidir. Ensenize tırmanmamalı ya da ensenizden ayrılmamalıdır.
 
 
Bununla birlikte bir ceketin en önemli kısmının omuzu olması dolayısı ile omuz genişliği ile başınız arasında ki denge ilişkisi çok önemlidir.
 
 
Ceketin klapaları göğsünüzde kalkmadan duracak kadar dolgun olmalıdır. Ceket yakası gömlek yakanızın alttan en az 1 cm. kadar görünmesine müsaade etmelidir. Eğer ceket yakası gömlek yakasını altında bırakıyor ise ensenize sürtünerek size zarar verir. Daha aşağıda kalırsa da üzerinizden düşecekmiş gibi sakil bir görünüm yaratır.
 
Ceketin rahat kullanımı ve hareket esnekliğine izin verebilmesi açısından sırt kısmında hafif bir kırılmaya ihtiyacı vardır. Bu kırılmayı ya kürek kemikleri arasındaki doluluk ya da koltuk altlarında ki kumaş kıvrımları sağlar. Bununla beraber ceketin arka yaka bitiminde bombeler olması kabul edilebilir bir hata değildir. Kürek kemikleri arasında ceket gerilmemelidir. Eğer böyle bir gergi hattı söz konusu ise ceketin rahatlatılması gerekir.
 
 
 
 
Ceketin omuz, yaka ve göğüsten oluşan üst kısmı tatmin edici bir hal aldıktan sonra aşağı doğru devam edebilirsiniz. Bel düğmesi vücudunuz için doğru yerde olmalıdır. Düğme kapatıldığında ceketinizi vücudunuza yaklaştırmalı ve hafifçe sıkı durmalı ancak gerginlik yaratmamalıdır. Bunu düğmeniz ilikliyken oluşan “x” seklinde ki kıvrımlardan anlayabilirsiniz.
 
 
Ceketin arka alt bölümünde ki yırtmaç ya da yırtmaçlar yere doğru dikey ve düzgün durmalı ve açma yapmayacak rahatlıkta olmalıdır.


Ceket kolları rahatlık açısından ceket omzuna uyumlu olmalı ve yine aynı amaçlı omuzla kol birleşimini sağlayan ve kol evi olarak tabir edilen delik mümkün olduğu kadar yukarıda ve dar olmalıdır. Kollar düzgün bir akışla inebilmeli ve pazı kısmında kumaş kırımları oluşmamalıdır. Kol kesimi biçimsel olarak el bileğine doğru daralmalı ve kol ağzı tabir edilen delik çapı 15cm yi geçmemelidir. Ceket kol boyu el bileğini örtecek kadar uzun olmalı bileğin el ile birleştiği noktada son bulmalıdır. Ortalama boyda bir erkekte gömlek manşeti 2 cm. bir şerit halinde ceket kol ağzından görülebilmelidir. Ceket kol ağzı ile ten arasında oluşan bu gömlek şeridinin “iyi giyimli erkek için” belirleyici olduğu unutulmamalıdır.
 


 
Eğer takım elbise seçiminizi üç parçalı yani yelekli olarak yaptıysanız, yelek provasını mutlak surette arka kemeri vücut ölçünüze göre ayarlanarak kapatılmış şekilde yapınız. Ayarlanabilir kemer vücudunuza doğru bir şekilde oturtulmuş ise, yeleğin bel hattına gerekli biçimi kazandırır ve kullanım sırasında da üst gövdeye doğru olası hareketini engeller. Yeleğin göğüs kısmi belde gevşeklik hissi yaratmayacak kadar dolgun olmalıdır. Ceketiniz ilikliyken yelek ceketin altından sadece en üst düğmesi görünecek şekilde durmalıdır. Yelek pantolon belini tamamen kapatmalı, yeleğin “V” şekilli açıklığından kemer tokası ya da gömlek ile pantolonun birleşim çizgisi kesinlikle görülmemelidir. Yelek uçları kalça kemiğine uzanmadan bitmelidir. Yelek kullanımında sözünü ettiğim istenmeyecek görüntülerin önünü almanın en etkin ve güvenli yolu “pantolon askısı” kullanımı olacaktır.


Takım elbisenin ikinci ana parçası olan pantolon provasında ilk dikkat edilmesi gereken nokta belde rahatlık hissi sağlanılması olmalıdır. Bunun için pantolon modellemenin izin verdiği kadar yükseğe konumlanmalıdır. Kalçaya oturan pantolonların ağ kısmı doğru kesimli değilse aşağı doğru sarkma yapar. Pantolon ağının da rahatlık açısından aynı ceket kol evin de olduğu gibi yükseğe konumlanması gerekir. Pantolonda pili kullanımının ana işlevi pantolona kullanım sırasında rahatlık kazandırabilmektir. Özellikle oturma sırasında kalçanın genişleme hareketini pili karşılar.

 Pantolon ön cephesinde bulunan ütü hattı, vücudunuzun diz kapağı hattı ile ortadan dik olarak kesişmeli ve ayakkabınızın ortasında bitmelidir. Pantolon uzunluğu hakkında ekoller arası farklılıklardan doğan birçok uygulama vardır.
 
 

Milanolu erkekler takım elbise pantolonlarını kalçaya oturtarak ve daha dar kesimli tercih ederler. Pantolon boyunun bitimi dar paçaları ile birlikte ayakkabılarını kapatmaz ve çoraplarının görünmesine izin verir. Ada Avrupası ve Amerika ekolleri ise paltolunun paçalarının ayakkabının 2/3 sini kapatır ve ayakkabı üzerinde tek kırımla bitecek kadar uzun kullanır. Ara çözümü İtalya nın son kalan önemli zariflerinden olan ve kendi adını verdiği giyim markası ile Sinyor Luciano Barbera oluşturmuştur. Atlantik ortası adını verdiği bu çözümde Sinyor Barbera, ayakkabıları kapatmaz ancak çoraplarında görünmesine izin vermez.
 







13 Ocak 2014 Pazartesi

ORAN İLİŞKİLENDİRMELERİ 3 / Paça ve Ayakkabı


 

Paça ve ayakkabı



En altta kalan bölgede estetiğin sağlanması ve bütünün tamamlanması açısından klasik form anlayışın da kilit kural, pantolon paçanızın ayakkabınızın 2/3'lik kısmını örtmesi ve tek bir kırım yaparak ayakkabının üzerinde durmasıdır. Bu klasik form anlayışının olmazsa olmazlarından biridir. Pantolon uzunluğu hakkında ekoller arası farklılıklardan doğan birçok uygulama vardır. Milano'lu erkekler takım elbise pantolonlarını kalçaya oturtarak ve daha dar kesimli tercih ederler. Pantolon boyunun bitimi dar paçaları ile birlikte ayakkabılarını kapatmaz ve çoraplarının görünmesine izin verir. Ada Avrupası ve Amerika ekolleri ise paltolunun paçalarının ayakkabının 2/3 sini kapatır ve ayakkabı üzerinde tek kırımla bitecek kadar uzun kullanır. Ara çözümü İtalya nın son kalan önemli zariflerinden olan ve kendi adını verdiği giyim markası ile Sinyor Luciano Barbera oluşturmuştur. Atlantik ortası adını verdiği bu çözümde Sinyor Barbera, ayakkabıları kapatmaz ancak çoraplarında görünmesine izin vermez.
Takım elbise için en uygun ayakkabı modellemesi yuvarlak ya da çok hafifçe köşe oluşturan modellerdir. Eğer paçalarınız düz kapanış ile tamamlandıysa ayakkabı tabanınızın ince ve eğer paça kapanış tercihiniz yapılı paça yönünde ise de tabanın daha dolgun olması gerekir.

11 Ocak 2014 Cumartesi

ORAN İLİŞKİLENDİRMELERİ 2 / Şehir Gömleği, Kravat ve Mendil



 
Şehir gömleği

Takım elbise gömleklerini gündelik rahat ve spor gömleklerden ayırma adına böyle bir tabir kullanırız. Takım elbiseniz çevrelediği gömleği, izleyenin gözünde odak noktası haline getirir, gözün buradan yüzünüze yönlenebilmesi için, gömlek seçiminiz de ilk dikkat etmeniz gereken, gömlek yakanızın “yüzünüz” ile uyum içinde olmasıdır. Bu uyumu en pratik şekilde sağlamak adına bilmeniz gereken kural yaka formu yüz formu ile bir zıtlık oluşturmalı, ancak ebat olarak da yüz küçüldükçe yakanın ebatları da buna uygun olarak hareket ederek kısıtlanmalıdır.

Kravat

Kravatın genişliğini ceketinizin klapa genişliğinin belirlediğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Bununla birlikte kravatın estetik olarak sırrı düğümünün gömlek yakasının oluşturduğu ters “V” ile uyumlu olarak atılmasında yatar. Etkinin artması için düğümün ortasından aşağı doğru uzanan bir kıvrım yaratılmalıdır. Bu aynı zamanda tarzınıza hâkim olduğunuz hissini karşınızdaki ne verir. Oran açısından kravat uzunluğu üstte kalan alt ucun en geniş kısmının pantolon kemerinin üst sınırına denk getirilmesidir.

Cep mendili

1930’lu yılların iyi giyinen erkeklerinin mendilsiz fotoğraflarına rastlamak pek de mümkün değildir. Çoğu erkek için işlevini kaybetmiş gibi görünür ve çekinilirse de, cep mendili gibi basit bir aksesuarı nasıl kullanacağını bilmeyen erkek asla “zarif” sayılamaz. O sadece süsleyici bir aksesuar değildir. Oran konusunda mendilin yarattığı doğal bir etki vardır ve bunu doğru olarak uygulamanın yolu uçlarının düzensiz olarak yukarı doğru bırakılarak kullanılmasıdır. Böylelikle izleyen göze yol gösterici olup yüze yönlendirir ve aynı zamanda da ceket klapasını yankılayıp üst gövde ve göğse genişlik katar.

9 Ocak 2014 Perşembe

ORAN İLİŞKİLENDİRMELERİ 1 / Ceket ve Pantolon


 

Ceket ve pantolon

Siluet bakımından giysi ne kadar uça kayarsa potansiyel ömrü bir o kadar kısa olacaktır. Aynı zamanda klasik örnekten çok uzaklaşacak bir ceketin etki bırakma gücü de oldukça zayıflayacaktır. Takım elbiselerde ana öğe cekettir ve omuz da, ceketin en geniş yeri olma sıfatıyla silueti yaratan ana unsurdur. Omuzlar, altında ki vücut yapısına tam olarak oturmalıdır. Omuzlar başınızı çevreledikleri için gereğinden fazla geniş olduklarında başınızı küçük, dar olduklarında da başınızı olduğundan daha büyük gösterecektir.
Takım elbise ceketinizin bir diğer önemli unsuru boyudur. Temel kural kısa boylu yapılara kısa ve uzun boylu yapılara da uzun ceket boyu kullanılmasını söyler. Ceketinizin boyu kalça kıvrımlarınızı tam olarak kapatırken, bacaklarınıza da gereken uzunluk hattını sağlayabilmelidir. Ceket boyunuzu doğru olarak belirleyebilmeniz için en güvenilir yöntem, ceketinizin arka yakasının altından yere kadar olan uzunluğun yarısı “doğru ceket boyunuzu” verecektir. Birçok terzilik okulunda da öğretilen yöntem budur. Ceketin ön kısmının boyunun arkasına oranla biraz daha uzun olması, ceketin üzerinizde gereğince taşınabilmesi açısından son derece normaldir. İdeal ceket boyunuzun yaklaşık 1,5 cm kadar uzun ya da kısa kullanılması da sizin kişisel görüşünüze bağlıdır. Ancak bunun dışında ki uzunluk ya da kısalık ölçütleri ceketinizi doğal dengenin dışına itecek ve görsel bir karmaşa yaratacaktır.
Ceket üzerinde ki bel düğmesi, bir eksen görevi görür ve konumlandırılma yeri son derece önemlidir. Bel düğmesi “doğal bel” hizanızda olmalıdır. Doğal bel hizanızı doğru bulmanın en pratik yolu belinizi en ince yerinden elleriniz ile kavramanız ve parmaklarınızı kalça kemiğinize doğru bastırmaktır. Bel düğmesi yukarı konumlandığında üst gövdenin uzunluğundan alarak ve aşağı konumlandığında da bacak boyunu kısıtlayarak görünümü denge dışına itecek ve olumsuz olarak etkileyecektir.
Moda akımlarının ceket üzerinde oynadıkları unsurların başında “boğaz” olarak tabir ettiğimiz, ceketin üst yakası ile altta ki dışarıya dönen “klapa”larının kesişerek ya bir kesik ya da sivri bir tepe oluşturdukları bölümdür. Bu kesinlikle modanın değil, vücudunuzun gereksinimlerine göre belirlenmelidir. Boğaz, kısa boylu erkeler için mümkün olan en üst nokta da durmalı ve boy uzadıkça da köprücük kemiği hizasına kadar indirilmelidir. Bir diğer dikkat edilmesi gereken ceket klapalarınızın genişliğidir. Bunda da yine kılavuzunuz moda akımları değil de vücudunuz olmalıdır. Omzunuzun genişliği ceketinizin klapa genişliğini belirler. Klasik form kurallarında klapa genişlikleri 8 ila 10,5 cm arasında alınır. Klapalarınızın genişliği de kullanacağınız kravatın genişliğini belirleyecektir, kravat bağlandığında üstte kalan alt ucun en geniş yeri ceketinizin klapa genişliği kadar olmalıdır. Bu oranlamalar sizi izleyen gözün, giysileriniz üzerinden yumuşak bir geçişle yüzünüze yönlenmesi açısından son derece önemlidir.
Son olarak ceketinizin kol kesimi omuz başından el bileğinize kadar kesintisiz olarak uzanmalı ve bele çarpmayacak kadar bir genişlikte biçimlendirilmelidir. Uygun kesimli ve iyi biçimlendirilmiş kollar ceketinizin görünümüne büyük bir zarafet katar. Ceketinizin kol boyu el bileğinizi örtecek kadar olmalı ve altından gömlek manşetinin bir şerit halinde görünmesine izin vermelidir. Bu erkek giyiminde bir şıklık göstergesidir.
Takım elbise pantolonlarında aramanız gereken ilk özellik, ceketinizin oluşturduğu hattı izleyen ve silueti tamamlayan bir kesime sahip olmasıdır. Bunun için de pantolon belinin vücut üzerinde doğru konumlanması gerekir. Klasik form kurallarında pantolon beli doğal bel hizasına oturur ve genel olarak pilili olarak modellenir. Paça yerine dizde daha dolgundur ve vücudun doğal hattını izleyerek alta doğru daralır. Günümüz takım elbiselerinde son döneme kadar daha çok düz cepheli – pilisiz – pantolonlar kullanılmakta ve bu modellemelerde pantolon beli doğal bel yerine kalçaya oturarak daha düz bir hat izleyerek aşağı iner. Ceket modellemesi ile uygun olduğu takdirde bu da doğru ve farklı bir siluettir. Dikkat etmeniz gereken pantolon belinin doğal bel ile kalça arasında kalmamasıdır. Bunun olması bacak boyunuz acısından bir felaket yaratır.

8 Ocak 2014 Çarşamba

ORAN MİMARİSİ


 

Kendimizi fiziksel anlamda tanıma konusunda renk stratejilerinden sonra atacağımız ikinci adım, giyimimizde kişisel özelliklerimize uygun oranların belirlenmesi yönünde olacaktır. Unutmayın oran “tarzınızın temelini” oluşturur. Zorunlu olursanız giyiminizde kaliteden ödün verin ancak, kişisel oranlarınızdan asla taviz vermeyin. Moda akımları giysi oranlarını, yansıttıkları dönemin özelliklerine göre belirler ve tek tipe indirgerler. İşte bu yüzdendir ki, günümüz çağdaş erkeğinin giyiminde ki farklılık yoksunluğu ortaya çıkar ve daha önce de belirttiğim gibi, etrafınızda kendi fiziksel özelliklerine karşı ama iyi giyimli birçok erkeğin olma nedeni de budur. Sonuç olarak tarz sahibi bir erkeğin giyim becerisi en basit giyim öğelerinde dahi kendine uygun oranları seçebilmesinde yatar.
 Burada kural, vücudunuzun şablonunu ortaya çıkaracak beş unsuru bilmeniz, bu unsurların her birini bir diğeri ile dikkatli ve özenli bir şekilde ilintilendirebilme yeteneğinizi geliştirmenizdir. Bu ilintilendirme işlemi giyiminizin genel estetiğini güçlendirecek hatları ve kıvrımları oluşturmanızı sağlayacaktır. Vücudunuzun boyun, omuz, bel, el bileği ve ayak bileği kısımları giyiminizin oran mimarisini kurmanızı sağlayacaktır. Bu kısımların giyiminiz üzerinde ki karşılıkları da giysinizin kemiklerini oluşturacaktır. Klasik form kurallarını kendi fiziksel özelliklerinizle ilişkilendirmeyi başardığınız da giyim konusunda kendinize duyduğunuz güven de gelişecektir.

RENKLERİ KİŞİSELLEŞTİRMEK / Kişisel Renk Stratejileri Oluşturmak


Giovanni (Gianni) AGNELLI - 2003 yılında aramızdan ayrılan İtalyan girişimci ve sanayici, erkek giyiminin en önemli stil ikonlarından biri.
Erkek giyiminin en önemli ama bir o kadar da anlaşılmamış işlevlerinden biri izleyenin gözlerini “yüzünüze” yönlendirmektir. Renkler, giyimin tüm öğeleri içinde ilk izlenimi en fazla etkileyen faktördür. Renkler, sizi izleyen ile sizin aranızda “duygusal” bir bağ kurulmasına neden olurlar. Bu nedenledir ki, giyiminizde sizi en iyi yansıtacak renk tonlarını bulabilmeniz gerekir. Dikkat ederseniz renk yerine renk tonlarını dedim, mutlaka sizi diğerlerine göre daha iyi gösterecek bir takım özel renkleriniz olacaktır, ancak bu diğer renkleri kullanamazsınız anlamına gelmemelidir. Doğru tonlar yakalandığı takdirde her erkek her rengi kullanabilir.

Renkleri kişiselleştirirken yani kendi renk stratejinizi geliştirirken iki temel yöntemden söz edebiliriz. Bunlardan birincisi genel olarak uygulamanız gereken yöntemdir, ikincisi de ilkini desteklemek ve geliştirmek adına kullanılır. Her erkeğin ten ve saç rengi kılavuz renkleridir ve kişisel renk stratejisi bu kılavuz renklerin arasında oluşan kontrast seviyesine göre geliştirilir. Temel kural, kılavuz renkleriniz arasında oluşan zıtlık seviyenizin giyiminizi oluşturan öğelerde de birebir aynı olmasıdır.

Genel olarak üç farklı zıtlık seviyesinden söz edebiliriz. Düşük kontrast, orta kontrast ve yüksek kontrast! Dilerseniz bir ön örnek vererek renklendirme işini daha iyi kavramanızı sağlamaya çalışayım. En temel erkek giyim öğelerini ele alalım. İşe siyah takım elbise, beyaz gömlek, düz bir kravat, siyah ayakkabı ve siyah çorap klasiği ile başlayalım. Bu eşleştirme de düşük kontrasta sahip kişi siyah rengi daha az doygun tonlarından seçmeli ve beyaz gömleğini de beyazın kırık tonlarında “off – white” olarak belirlemelidir. Yüksek kontrasta sahip bir simada iseniz de zıtlık seviyeniz yüksek olacağından daha doygun siyah tonlarına yönelmeli ve beyaz gömleğinizi de “optik beyaz” olarak seçmelisiniz. Kravat seçimlerinde düşük kontrastta olan kişi örneğin kırmızının daha az canlı tonlarına giderken, yüksek kontrastta ki kişi daha sert ve dinamik tonlarına yönelebilir. Kravat ve mendil gibi aksesuarların renk seçimlerinde ikinci yöntemi de bir yardımcı yöntem olarak kullanabilirsiniz. Bu nokta da devreye saç, göz renginiz ve teninizin canlılık seviyesi gibi kişisel pigment renkleriniz girer.

6 Ocak 2014 Pazartesi

TARZ SAHİBİ GİYİNMEK

 
İyi giyimli olmak ve iyi giyinmek! İlk bakışta her ikisinin de anlam bakımından bir farklılık taşımadığını düşünebilirsiniz. Ancak biraz daha derinlemesine bakmaya başladığınızda, etrafınızda tasarımcı ve markaların hazırladığı koleksiyonlarla donanmış birçok iyi giyimli erkek olduğu halde, bunların içinde pek azının kendi kişisel özelliklerini dikkate alarak giyinmiş tarz sahibi ve iyi giyinen erkek olduğunu hemen kavrayacaksınızdır. Ve muhtemelen de bu tarz sahibi ve iyi giyinen erkeklerin hiçbirinin üzerinde tasarımcı ve markaların koleksiyonlarına rastlayamayacaksınızdır. Bunun nedeni tarz arayıcısı erkeklerin geçici modanın büyüsüne kapılmadan kendi özgün giyim anlayışları ve kalıcı modanın kurallarına göre giyinmeleri olarak açıklanabilir. Bu gün dünyanın en iyi giyinen erkeklerini bir araya getirecek bir organizasyon olsa, şüphesiz bunların tamamı bir şekilde terzi elinden çıkma takım elbiseleri ile geleceklerdir.
Gerçek yenilikler ve değişim, kuralların görmezden gelinmesi ile değil, bilakis sürekli olarak farkında olunması ile oluşur. Bir konu hakkında sofistike bilgi sahibi olan kişiler aynı zamanda kuralları esnetebilme ve gerektiğinde de eğip bükebilme yeteneğine de sahip olurlar. Bu yetenek kişilere kendilerine has tarzlarını geliştirebilme ve “iyi giyimli olmak” yerine “iyi giyinen” olabilme imkânını sunar.
Tarz sahibi giyinmek göründüğü kadar zor bir iş değildir. Çalışma ile geliştirilmeye açık ve edinilebilen bir yetenektir. Tarz sahibi giyinebilmek için en önemli olgu tavırdır. Tavırlarınız hayata bakış açınızı yansıtabilmelidir ki, aksi takdirde zarif ve seçkin olabilmeniz mümkün olamayacaktır. Tarz sahibi giyinmek edinilebilir bir yetenek olmakla beraber her işte olduğu gibi bir takım kuralları da vardır ve bu kuralları bilmeden tarz sahibi giyinmek pek de mümkün değildir. Tarz, iki önemli temel olgu üzerine yapılandırılmıştır. Renk ve oran! Hangi renklerin tensel görünüşünüzü geliştirdiğini ve hangi oranların fiziksel özelliklerinizi daha iyi gösterdiğini bilmek bu işte, yolun yarısını almak anlamına gelir. Bunu tamamlayan ve kişiselleştiren olgu ise desenleri kullanabilmektir. Desenler bir erkeğin giyiminde ki “kentlilik ve seçkinlik” ölçütüdür. Desenleri doğru şekilde bir araya getirebilmek ve hatta daha da önemlisi karıştırabilmek, sizin giyiminizde gerektiğinde seviye yükseltebilmeniz anlamına gelir. Desen bilgisi, en mütevazı gardıroplara dahi derinlik kazandırır.
 

 

KALICI MODA FİKRİ

 
Giyim öğeleri de dahil olmak üzere herhangi bir nesnenin kalıcı olabilmesi için doğasında değerlilik, yararlılık ve genel anlamda beğenilme özelliklerine sahip olması gerekir. Anlamında “risk ve değişim” tanımlamalarını bulunduran “moda” sözcüğü ile kalıcı sözcüğünün bir arada kullanılması birçok kimse tarafından hatalı ya da anlamsız bir ifade olarak değerlendirebilir. Ancak erkek giyimi yaklaşık yüzyılı aşan bir süreç içerisinde sayılamayacak kadar çok kazanımlar elde etmiş ve kuralları konulmuştur.
 
19. yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başlangıcı EDWARD dönemi olarak bilinir. Bu dönem erkek giyiminde “Viktoryen” giyim tarzının katı kurallarının geçerli olduğu son dönemdir. 1920’lerde “JAZZ ÇAĞI” olarak başlayan ve  1930’lu yıllarda “KLASİK ÇAĞ” olarak  devam eden zamanlar da erkek giyimi en gösterişli günlerini yaşamıştır. Birinci ve ikinci Dünya Savaşları arasında kalan bu 20 yıllık dönem modern erkek giyiminin günümüzde dahi geçerliliğini koruyan kurallarının konulduğu ve “kentli erkek giyiminin” temellerinin atıldığı olağan üstü bir dönemdir. Kalıcı moda fikri bu dönemin ve bu dönemde oluşan kuralların günümüzdeki devamlılığıdır.
 
1920’li yıllarda yaşanan ve dünyayı o günün şartları içinde en az bu günkü kadar etkileyen “ekonomik buhran” Viktoryen giyimin büyük toprak sahiplerinin oğulları tarafından sürdürülen katı kurallarının sona ermesine neden olmuştur. Bu dönemde ekonomiler çökmüş ve dönemin “tarz üstünlüğü” belirli bir zümrenin, hala iyi giyinmeye gücü yeten bir avuç şanslı kişinin eline geçmiştir. Bu kişiler doğuştan gelen güven duyguları, müthiş servetleri ve unvanları sayesinde giyimlerinde doğaçlama yapma olanakları bulmuşlar ve Viktoryen giyimin katı kurallarını bitirmişlerdir. Bu dönem “café sosyetesini” doğurmuştur.
1930’lar erkek giyimi için daha dinamik bir dönem olmuştur. Resmi giyimde kuyruklu ceketler yerlerini “Dinner Ceketlerine” – bizde ki karşılığı Smokin takımlardır – bırakmışlar, jaketataylar ve çizgili pantolonlarda iş yaşamında ki yerlerini tamamı ile ceket, yelek ve pantolondan oluşan üç parçalı takım elbiselere terk etmişlerdir. Erkeklerin iş yaşamı dışında kendilerine daha fazla zaman ayırma ve dönemin açık hava odaklı sosyal yaşam etkinlikleri tek pantolon ve tek ceket türünde ki her türlü aktif ve izleyici spor kıyafetlerinin gelişimine olanak sağlamıştır. 1930’lar da erkek giyimine olağan üstü bir katkıda sinemadan gelmiş, erken dönem Hollywood yıldızlarından Adolphe Menjou gibi gerçekten zarif isimler, erkek zarafetinin toplumun tüm kesimlerine ulaşmasında büyük rol oynamışlardır. Peşinden de Fred Astaire, Humprey Bogart, Gary Cooper, Douglas Fairbanks JR, Clark Gable ve Cary Grant gibi hepimiz tarafından bir şekilde bilinen Hollywood aktörleri toplumda ilginin odağını oluştururken, aristokrat İngilizler de imparatorluğun erkek giyiminde ki etkisini gözler önüne sergilemişlerdir. 30’larin en önemli erkek giyim olgularından biri “Londra’lı görünmektir. Bu dönemde erkek giyimi rehberliğini Savile Row’dan almıştır. 30’larin iyi giyinen neslinin en önemli farklılığı “kişinin özgün tarzının kendi uzantısı olduğunun” bilincinde olmasıdır.